Avrupa’da Hristiyan–Müslüman ilişkilerinde şimdiye kadar benzeri pek görülmemiş bir gelişme, Türkiye’de ilk kez Prof. Dr. Ahmet Akgündüz’ün ortaya çıkardığı belgelerle gündeme geldi. Avrupa Kiliseler Birliği’nin (CEC) 1984 yılında Avusturya’nın St. Pölten şehrinde yaptığı istişare toplantısında, Hz. Muhammed ﷺ ve Kur’an-ı Kerim hakkında dikkat çekici ifadeler içeren bir rapor hazırlandığı ortaya çıktı.

Bu rapor, 1985 yılında Witness to God in a Secular Europe (Seküler Avrupa’da Allah’a Şehadet) adıyla kitapçık hâlinde Cenevre’de basıldı. Yıllarca ortada görünmeyen bu kitapçığın varlığı, Avrupa’daki bazı eski papaz ve araştırmacıların yazıları sayesinde sınırlı çevrelerde bilinse de, Türkiye’de ilk kez Prof. Dr. Ahmet Akgündüz tarafından ortaya konuldu.


Akgündüz Bu Kitapçıktan Nasıl Haberdar Oldu?

Hollanda’da uzun yıllar yaşayan, hukuk ve İslam araştırmaları alanındaki çalışmalarıyla bilinen Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Avrupa’daki dinî çevrelerde yazılmış bazı makaleleri incelerken, bir araştırmacının bu rapordan bahsettiğini fark etti. Bu bilginin peşine düşen Akgündüz, söz konusu araştırmacıyla temasa geçti ve kitapçığın bir nüshasına ulaşmayı başardı.

Elde ettiği İngilizce metni daha sonra Türkçeye çevirerek Çan’dan Minare’ye Büyük İtiraf isimli kitabında yayımladı. Böylece Avrupa Kiliseler Birliği’ne ait bu rapor, ilk kez Türkiye’de geniş kitlelerin bilgisine sunulmuş oldu.


Rapordan Tarihî İtiraf: “Kuran Allah Kelâmıdır; Hz. Muhammed Peygamberler Zincirinin Bir Halkasıdır”

Raporda yer aldığı belirtilen en çarpıcı ifade şudur:

Bütün Hıristiyanlar Tevrat’tan beri gelen peygamberlik zincirine saygı göstermektedirler. Şimdi böyle inanan insanların Muhammed’i sahte bir peygamberdir diyerek zincirin halkaları dışına itmeleri adil ve hakperestçe değildir. Hıristiyanlar Muhammed’i peygamberlik zincirinin bir halkası olarak tanıyabilirler. 

Bu cümlenin Avrupa’daki kilise temsilcilerinin ortak metni olduğu belirtiliyor. İfade, hem Kur’an’ın ilahî mahiyetine hem de Hz. Muhammed’in ﷺ peygamberlik konumuna ciddi bir vurgu içeriyor.


Raporda Yer Alan Dikkat Çekici Diğer Vurgular

Akgündüz’ün tercüme ederek kitaplaştırdığı raporda, Hristiyan ve Müslüman toplumların ortak inanç paydalarına yönelik güçlü ifadeler yer alıyor:

Allah kelimesi daima bizim God dediğimiz ilahı ifade etmek için kullanılmıştır. Hıristiyanlar, Müslümanlar ile Allah inancını paylaşmakla sorumludurlar. Aynı zamanda Müslümanların Allah inancını araştırmakla mükelleftirler.

Artık Hıristiyanların Müslüman bir Müslüman olarak necat ehli midir değil midir? Hıristiyanlar ve Müslümanlar aynı iman zincirinin birer halkası değiller midir? Hıristiyanlar ve Müslümanlar aynı Allah’ın hâkimiyetinde değiller midir? Bu soruları aramızda tartışmak ve doğru cevaplar bulmak zorundayız.

Bütün Hıristiyanlar Tevrat’tan beri gelen peygamberlik zincirine saygı göstermektedirler. Şimdi böyle inanan insanların Muhammed’i sahte bir peygamberdir diyerek zincirin halkaları dışına itmeleri adil ve hakperestçe değildir. Hıristiyanlar Muhammed’i peygamberlik zincirinin bir halkası olarak tanıyabilirler. Elbette ki Müslüman arkadaşlarımız iki anlayış arasındaki farkları saygıyla karşılayacaklardır.

İncil ve Kur’an insanların temel haklarını ve birlikte barış ve harmoni içinde yaşayacaklarını vurgulamaktadır.

İnanan insanlar olarak biz Hıristiyanlar ve Müslümanlar Allah’ın yarattıklarına hizmette ortak hareket etmek durumundayız.

Hem Hıristiyanların kendi aralarında ve hem de Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasında çok ciddi ihtilafların bulunduğunun farkındayız. Ancak bunları bir tarafa bırakıp birlik yollarını ve ittifak ettiğimiz noktaları aramak mecburiyetindeyiz.

Bu ifadeler, Avrupa’daki kilise temsilcilerinin İslam’ın temel öğretilerine karşı geliştirdiği olumlu yaklaşımı gözler önüne seriyor.


Dua Çağrısı: Allah’ın Birliğine Şehadet

Raporda yer alan ve dikkatleri çeken bir başka bölüm ise Hristiyan topluluklara yönelik özeleştiri niteliğindeki dua çağrısıdır:

“Hep birlikte şu duayı etmeliyiz: Ey Allahımız! İhtilaf içinde olan Hıristiyanlar olarak itiraf ediyoruz ki, senin birliğine yeteri kadar şahadet edemedik. Bizler, Müslümanlar ile aramızda olan ihtilaflardan dolayı mahzunuz. Aramızdaki ihtilafları halletmek için biz yardım et.”

Bu cümleler, Hristiyan temsilcilerin bile Allah’ın birliğine tam bir sadakat gösteremediklerini itiraf etmeleri bakımından çarpıcıdır.


Akgündüz’ün Kitabı Neden Önemli?

Prof. Dr. Ahmet Akgündüz’ün yayımladığı Çan’dan Minare’ye Büyük İtiraf kitabı:

  • Bu raporun Türkiye’de ilk kez bilimsel ve belgesel niteliğiyle tanıtılmasını,
  • Metnin hem orijinal İngilizce hem de Türkçe tercümesiyle yayımlanmasını,
  • Avrupa’daki din adamlarının İslam’a yaklaşımındaki olağanüstü cümlelerin gün yüzüne çıkarılmasını sağladı.

Akgündüz’e göre bu rapor, Avrupa’nın dinî atmosferinde İslam’a yönelik gelişen dikkatin ve ihtiyacın göstergesidir.


Sonuç: Avrupa’dan Gelen Dikkat Çekici Bir Sesleniş

Avrupa Kiliseler Birliği’nin 1984 tarihli bu raporunda yer aldığı belirtilen ifadeler, Hristiyan–Müslüman ilişkilerinde şimdiye kadar nadiren görülen düzeyde bir yakınlık ve saygıyı yansıtmaktadır. Özellikle:

  • Hz. Muhammed’in ﷺ peygamberlik silsilesi içinde görülmesi,
  • Kur’an’ın Allah kelâmı olduğunu ifade eden cümleler,
  • Allah’ın birliğine vurgu yapan ortak dua çağrıları

İslam dünyasında dikkatle okunması gereken mesajlardır.

Prof. Dr. Ahmet Akgündüz’ün bu raporu ortaya çıkarıp Türkçeye kazandırması ise, hem Türkiye’de hem de İslam dünyasında büyük bir yankı uyandırmıştır. Bu metin, Avrupa’da İslam’a yönelik bakışın bazı çevrelerde nasıl değiştiğini göstermesi bakımından tarihî bir belge niteliği taşımaktadır.